Eski İstanbul

Dolmabahçe Sarayı

yüzyılın ortalarında Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiştir ve lüksüyle Avrupa monarşilerinin en iyi saraylarıyla rekabet etmek amacıyla yaptırılmıştır. Dolmabahçe, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yönetiminin başlangıcına kadar Osmanlı sultanlarının aktif sarayı olarak kalmıştır. Saray, iki bölümden oluşur: kamuya açık “selamlık” ve cariyelerin bulunduğu “harem”. Sarayın süslemelerinde 14 ton altın kullanılmıştır ve en değerli hazineleri arasında kraliçe Victoria tarafından hediye edilen beş tonluk bir avize, Ayvazovski’nin tablo koleksiyonu ve ünlü Kristal Merdiven yer almaktadır. Sarayın son sakini Atatürk’tü. 1938’deki ölümü sonrası, saray müze haline getirilmiştir. Her yıl Dolmabahçe Sarayı yaklaşık 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Dolmabahçe Sarayı Haremi

Sarayın kapalı ve korunan bir yaşam alanı olup, cariyeler ve sultan eşleri burada yaşardı (yasak ve kutsal yer). Sarayın yarısından fazlası hareme ayrılmış olup, padişahın annesi ve ailesinin konakladığı doğu bölümü ve diğer hanedan üyeleri burada yer almaktaydı. Diğer bölümlerde ise sultanın cariyeleri yaşardı. Harem iç mekanı neobarok tarzında olup, ana sarayla geniş ve uzun bir koridorla bağlantılıdır. Haremdeki en lüks salonlar, Mavi Salon ve Pembe Salon’dur. Mavi Salon, mobilyalar ve perdelerdeki mavi tonlar nedeniyle bu adı almış ve dini bayramlarla ilgili etkinlikler sırasında haremin sakinlerinin katılımına izin verilmiştir. Pembe Salon ise dekorasyonundaki pembe tonlar nedeniyle bu ismi almış ve sultanın annesi tarafından kabul edilen saygın misafirler için kullanılmıştır.

Süleymaniye Camii

Bu büyük mimar Mimar Sinan tarafından 1557 yılında Sultan Süleyman’ın emriyle Güzel Haseki Hürrem Sultan için inşa edilmiştir. Mimari bir şaheser olan bu camiyi gördüğünüzde kendiniz hayran kalacaksınız. Burası Muhteşem Süleyman, Slav eşi Hürrem ve sevilen kızları Mihrimah’ın mezarlarını içermektedir. Süleymaniye Camii, hamam, medrese, mutfak, kütüphane ve gözlemevi gibi bir kompleksi içerir. Süleymaniye Camii’nin seyir terasından şehrin büyüleyici panoramalarını izleyebilirsiniz.

Filoksen veya Binbirdirek Sarnıcı

Yani 1001 kolon. Şehirdeki en eski sarnıçlardan biridir ve 5. yüzyılda Senatör Filoksen’in gözetiminde inşa edilmiştir, bu yüzden adı buradan gelmektedir. Sarnıç, 224 mermer sütuna dayanan tuğla tonozlarıyla hipostil bir salon şeklindedir. Çoğu sütun, üreticiler tarafından konulan Yunan harflerinden oluşan yazılarla işaretlenmiştir.

Küçük Ayasofya

İstanbul’un en eski camilerinden biridir. Bu camiyi inşa eden mimarlar, daha sonra Ayasofya’yı da inşa eden mimarlardır. Camii, zengin dekoratif elemanlarıyla iç mekan açısından büyük bir ilgi çekmektedir. Kolonadlar, karnizler, başlıklar ve süslemeler, camiyi zarif mimarlığın güzel bir örneğine dönüştürmektedir. Camii, 536 yılında tamamlanmıştır. Ayrıca cami alanında eski bir soylu mezarlığı, medrese ve çay bahçesi bulunmaktadır. Gezi ücretine giriş biletleri, transfer ve lisanslı Rusça rehberin hizmetleri dahildir.